Kayıtlar

The Selfish Giant Eleştiri

  film festivallerinin buram buram kokan entel iğrenç havalarından kurtulmak ancak böyle muhteşem filmlerle mümkün olabiliyor.. amına kodumun istiklal'inde herkes sanatçı herkes aktivist zaten.. sanat onlar için amaç değil araç.. kendilerine katkı sağlayan değil, toplum yaşamında ve karşı cins ilişkilerinde kazanım sağlayan basit bir olgu.. kendilerinin salt cümlelerine odaklanırsanız bu anlamı çıkaramazsınız.. ama derine bakın biraz.. göreceksiniz.. binlerce o.. ç.. var.. istiklal bana zaten deplasman.. film festivalleriyse deplasman içinde deplasman.. neyse.. ben de onlara göre öküzün tekiyim zaten.. peki.. ne diyorduk.. britanya soğukluğu diye bir şey var.. mat tonlarla, pastel renklerle bezeli filmler.. kırmızı renkli telefon kulübelerinin veya otobüslerin gözükmediği, zihin gücünün değil emek gücünün ön planda olduğu, varoş mahalleler.. ve çok erken büyümek zorunda kalan ve aynı oranda artan acılarla mücadele etmek zorunda kalan çocuklar.. ah, anlatmayacağım arbor ve swifty

Liars Dice Eleştiri

  Şimdi muhtemelen bunu okuyan tek bir kişinin bile merak edip izlemeyeceği, veya en basitinden izlenecekler listesine dahi eklemeyecekleri bir film için mutlaka izleyin diye kafa sikecek değilim.. ama hiç mi daralmıyorsunuz torbanızı benzer filmlerle doldurmaya ve hep o torbadan seçim yapmaya.. bu film çok değişik coğrafyalarda geçen, ilginç bir konuyu işleyen, bambaşka bir film işte.. çok da güzel.. hindistan kırsalında başlayıp yeni delhi'de biten vurucu bir hikaye.. oyunculuklar da harika.. ne bileyim.. öyle işte.. dünya yeterince boktan.. her an her yerde tanıdık şeylere rastlamak, çağrışımlarda boğulmak çok yorucu.. yaşadığınız ve tanıdığınız kişilerle alakalı hiçbir şeyi hatırlatma ihtimali olmayan filmleri izlemek bu nedenle de güzel.. gerçi kişiler.. yok ya.. kurtulmak imkansız.. olsun gene de izleyin siz.. kulaç atın.. akıntıya karşı iseniz de..

The Enemy Within Filmi Eleştiri

  2013 yapımı yunan filmi konusu itibarıyla  law abiding citizen  benzeşmekte.. o film işin hukuk-adalet kısmına odaklanırken bu film ise karakterlerin ruhsal değişimlerine odaklanmış.. kendi halinde ve mülayim bir babanın, başlarına gelen felaket sonrası nasıl 'onlardan' biri olmaya yaklaşabildiği, üstündeki sorumluluklar, ailesini koruma içgüdüsü harika işlenmiş.. ve ailesinin ona karşı olan yaklaşımı.. çok başarılı.. at fava..

Daire Filmi Eleştiri

  ne kadar güzel.. incecik bir öykü gibi.. son sayfasını okuduğunda uzun süre boşluğa dalıp gittiğin, ne ağlayıp ne gülebildiğin, kekremsi tadı uzunca bir süreliğine yüreğe gömen bir öykü.. daire.. minik ve albenisiz yaşamlar kesişmeye yaklaşması ve abuk bir seyre bürünmesi.. acının kucağında bir mizah mı, mizahın kucağında acılar mı, hala anlamış değilim.. ama hayat orospu çocuğu, bininci kez söylediğimiz üzere.. nazan kesal başta olmak üzere tüm oyunculuklar duru.. birtakım gereksiz sahnelerin haricinde, denize ayaklarını sarkıtarak yediğin simit gibi bir film.. hoş..

Otobüs Filmi Eleştiri

  kusur arayan kişiler için, eleştirilecek hayli yönü bulunsa da amacının dışına çıkmayan ve demek istediğini çok güzel diyebilen bir film otobüs.. karakterlerin hayli karikatürize edilmiş olduğuna parmak basmayanı dövüyorlar, lakin senenin 1974 olduğunu ve şimdi bile algılarının ne denli kapalı olduğunu bildiğimiz taşra insanın hele ki o dönemde nasıl saf ve cahil olduğunu iki dakika düşünseniz? ben, onların yaşadıklarını anlayabilmem pek mümkün olmasa da bir şekilde korkularını hissedebildiğimi düşünüyorum.. filmi beğenmemde de hayli etkiliydi bu.. tuvalet ve erotik kulüp sahneleri epey dikkat çekici.. tuncel kurtiz'e ve karakterinin akıbetine ise ayrı bir parantez açıp içini boş bırakacağım... çok acı bir film.. trajikomik diyemiyorum, zira benim gülecek yüzüm yoktu pek.. tunç okan'a saygı.. Silivri Boya 

Silsile Filmi Eleştiri

  3 tane dizi oyuncusunun bir araya gelmesi ile oluşan bir filmden tatmin sağlamak tarafımca beklenen bir şey değildi ve göt olmak çok güzel.. kendi çapında, seyir zevki çok iyi bir kara film olmuş silsile.. ilker kaleli, karakterinin de pek derinleştirilememiş olmasının etkisiyle zayıf halka.. nehir erdoğan şaşırtıcı ölçüde iyi.. tardu flordun'u ise mutlaka izlemelisiniz.. çok acayip bir performans koymuş ortaya.. zaten kötü bir oyuncu değildir kendisi ama yine de afallattı.. gelelim filmi sırtlarında taşıyan asıl ikiliye.. tiyatro camiası tarafından zaten tanınan ama asıl ünü  kusursuzlar  ile yakalayan esra bezen bilgin yine muhteşem.. hem bu kadar hiç oynamıyor gibi gözüküp hem de bu kadar süper oynamak çok garip.. ve serkan keskin.. ağır işçi.. hayran! genç oyuncular da çok iyi seçilmiş.. taksim'in yavşaklığından nispeten uzakta, izleyeni karaköy'ün ara sokaklarında kuşluk vakti bir oraya bir buraya sürükleyen -hele ki o sokaklarda sık sık dolaşan biri iseniz- yumruk o

Oslo, 31. august Eleştiri

  merhaba blog.. herkes gider, sen kalırsın.. iyi ki varsın.. hep var ol.. geçmiş yazılara baktığımda çiğliklerimi ve hatalarımı yüzüme vur.. utanmamı sağla.. gözyaşlarımı hatırlat, şükretmemi sağla.. gerçekleşmeyen hayalleri hatırlat, küfretmemi sağla.. zembereğimin hep boşta kalmasını sağla.. anı biriktir.. ölünce lazım olacak bir avuç kişiye.. hoşbuldum.. güzel film.. güzel olmasından ziyade, vurucu.. burjuvaların kafa siken varoluşsal sorunları veya fakirlerin yaşam mücadelelerin ajite edilmesi gibi kulak tırmalayan, göz yoran, insana dudak büktüren sığlıklar barındırmıyor.. günümüz dünyasında insanlar için en temel amacın kendini bir şekilde kurtarmak olduğu gerçeğine eğiliyor.. kendilerini kurtaranlar mutlu mesut ve korunaklı yaşamlarını her türlü 'tehlike'den koruyarak sürdürmeye devam ediyorlar.. kurtaramayanlar ise hiçbir şekilde kurtaranların yaşamında kendilerine yer bulamıyor.. ne dost ortamlarına, ne de istedikleri işe girebiliyorlar.. yetmiyor, bir de önyargıların